Mittwoch, 20. Dezember 2023

"DEVRİMCİ YOL HAREKETİ" adlı kitabımda Yeni Çeltek, Yeraltı Maden-İş ve Suluova ile ilgili bölüme dair Hasan Kaplan’ın düzeltme metni ve bu talebe ilişkin KAMUOYUNA AÇIKLAMAM

 

"DEVRİMCİ YOL HAREKETİ"

adlı kitabımda Yeni Çeltek, Yeraltı Maden-İş ve Suluova ile ilgili bölüme dair Hasan Kaplan’ın düzeltme metni ve bu talebe ilişkin

KAMUOYUNA AÇIKLAMAM

 

Kitabı hazırlarken 70’ten fazla insanla uzun söyleşiler yaptım. Kitabın içerdiği bilgi malzemesi esas olarak bu anlatımlarda dile getirilenlere dayanıyor. Yeni Çeltek, Yeraltı Maden-İş ve Suluova bölgesi ile olarak da Hasan Kaplan’la uzun ve ayrıntılı bir görüşme yaptım. Hasan Kaplan -sağ olsun- açık, samimi bir sohbet havası içerisinde bildiği herşeyi hiç bir şey saklamadan anlattı. Başvurduğum birçok ismin konuşmaktan imtina ettiği ve görüşme talebimi reddettiği bir ortamda Kaplan’a bu konuşma için çok müteşekkirim. Anlatımları ilgili bölümün ortaya çıkmasına, başka kaynaklardaki anlatımların düzeltilmesine yada anlaşılır kılınmasına çok önemli katkıda bulundu. Samimi bir sohbet bağlamında dile getirdiği bilgi unsurlarını ben de kitabın konsepti çerçevesinde tasnif ederek analitik bir anlatıma dönüştürmeye çalıştım.

Ancak kitap yayınlandıktan sonra Kaplan beni arayarak kitaptaki kimi ifadelerin metne sonucu pek düşünülmeden aktarıldığını, yanlış anlamalara yol açtıkları gibi kimi maddi hatalar da içerdiğini, ayrıca kendisini zor durumda bırakacak mahiyet taşıdığını, bunun da kendisini çok rahatsız ettiğini dile getirdi, bunların düzeltimesini talep etti.

Bir kitabın yayınlanmış olmasının manevi onuru kadar içerdiği hataların sorumluluğu da yazara aittir. Bu sorumluluğun bilincinde olarak Hasan Kaplan’ın gönderdiği düzeltme metnini olduğu gibi yayınlıyor, okuyuculardan bu hatalar için özür diliyorum. Muhtemel bir ikinci baskıda hata ve hassasiyetleri giderici düzeltmelerin yapılacağı aşikardır.

Ağırlıkla sözlü anlatımlara dayanan ve böyle geniş kapsamlı bir kitabın başka maddi hatalar ve yanlış anlamaya müsait ifadeler içereceği açıktır. Bana intikal etmiş bir başka maddi hatayı da bu vesile ile düzeltmek isterim. Galatasaray Mühendislik bölümünde temel anlatıyı yapan kişinin adı Sinan Oak değil Sinan Çevik’tir. Düzeltir kendisinden özür dilerim.

Hasan Kaplan’a bir kez daha teşekkür ederken gönderdiği düzeltme metnini olduğu gibi yayınlıyorum:

 

 

 DÜZELTME:


Mehmet Süreyya Karakurt'un kaleme aldığı "DEVRİMCİ YOL HAREKETİ" adlı kitapta geçen bazı hataların düzeltilmesi.  
Yaklaşık dört beş yıl önce yazarla yaptığımız iki üç saatlik süren sohbet havasında geçen telefon görüşmesinde, arada yapılan esprili anlatımlar yazar tarafından keşke konuşma dilinden yazı diline aktarılsaydı. Konuşma, sohbet diliyle yazılıca bazı anlatımlar yanlış anlaşılmalara neden olabiliyor.
Keşke yazar konuştuğu kişilerle ilgili bölümleri yayınlanmadan önce kişilere gönderiseydi. Böyle ciddi hatalar, yanlış ifadeler ortaya çıkmazdı. Şimdi bir çuval pirincin içindeki beyaz taşları ayıklar gibi yapılan yanlış ve hataları ayıklayıp, düzeltmeye çalışmadık. 
 Yeni Çeltek bölümünde bazı yanlış anlaşılmadan kaynaklı hatalar oluşmuştur. Bu yanlış anlaşılmadan kaynaklı hataları gidermeyi zorunlu görüyorum. 

 Kitabın Sayfa 377 de ki hali:
"Belvar köyü madene çok yakın, hatta maden köyün arazileri içinde. Nerdeyse köydeki her aileden biri madende çalışıyor. Çatışmayı duyunca köylüler madeni basıyor. Çatışma esas olarak Belvar köylüleriyle Satışoğlu'nun adamları adamları arasında yaşanıyor."
Böyle bir ifade doğru değil. Bu ifade orada Satışoğlu'na karşı direnen diğer işçileri ve Yeraltı maden İş Sendikasını yok saymak olur. 

Sayfa 378 de ki:
"Satışoğlu bölgede sevilmeyen bir tip. Karaborsa kömür satar, işletmenin lokalinde kumar oynatırdı. İşe girmek isteyenlerden para alır, parası olmayanların karısını, kızını kullanırdı."
Bu anlatımda nahoş bir durum ortaya çıkıyor. Satışoğlu'nun rüşvetle ile adam alması ve bazılarından kadın istediği de yörede yaygın bir söylentiydi. Ama yukarıdaki ifade çok farklı ve yanlış çağrışımlar yapabilecek bir cümle. 

Aynı paragrafta: "Çatışmada 4 adamı öldürülüp kendisi de bertaraf edilince sendikaya birden ilgimiz oluştu." 
"Sendikaya ilgimiz oluştu" değil. O çatışma bölgede çok ses getirmişti. O çatışmadan sonra Yeni Çeltek'te bir şeylerin değiştiğini, yeni ve farklı bir sendikanın oluştuğu dikkatimizi çekti. Sendikaya ikişkilenmeye başladık.
"Başta daha çok adamı 'hallettikleri' için oluşan bir ilgiydi bu." Sanırım buradan ya aldığın notta bir karışıklık var. Ya da ses kaydından deşifre ettiysen orada bir karışıklık, yanlış anlama olmalı. 

Sayfa 379 da
" Kaplan, Havza da (Acilci) Eşber Yağmurdereli' sık sık Suluova'da yanlarına geldiğini söylüyor "
O yıllarda Eşber Yağmurdereli' ile görüştüğümüz doğru. Ama Eşber abi bize değil biz ona Havza'ya giderdik.

Sayfa 381:
"Diyelim Suluova'ya 4 kontenjan verilmiş. Seçimi DİGK-DER yapacak. Ben de yönetimdeyim. Haber duyulur duyulmaz hemen arayıp sormalar, yolda selam vermeler, itibarlar, evlere, yemeğe davetler... Hava hemen değişir, etrafımız birden kakabalıklaşırdı." 

İşte sohbet dilinde araya espiriler de katılarak yapılan bir anlatım süzgeçten geçmeden sohbet dilinden yazı diline dönüştürülmemiş.
İşsizliğin yoksulluğun kol gezdiği, Yeni çeltek te çalışmanın ciddi bir ayrıcalık olduğu bir yörede insanların o işe gire bilmek için, işe girebilmesine vesile olabilecek bizlere normal zamandan daha fazla ilgi göstermesini birazda espriyle ifade etmem buraya öyle aktarılmak yerine espiriler ayıklanarak aktarıla bilirdi. Ya da yazar arkadaş yazdıklarını yayınlanmadan önce bana bir kopyasını gönderebilirdi.

Sayfa 392:
 "Türkiye Birlik Partisi' nin (TBP) gençlik kollarını kurduk. Ben de başkan oldum."

Böyle bir söylemim olmadı. Birlik Partisi' gençlik kollarının kurulduğunu söyledim. Ama başkanı olduğumu söylemediğim gibi kurucuları arasında da değilim. Başkan Mustafa Durna idi.

Sayfa 393:
"DİGK-DER'ler tamamen Alevilere dayanıyordu. Faaliyetler de neredeyse tamamen Alevilere yönelikti. İşe alma, kömür dağıtımı, yabacılar, tarım işçileri vb. bunlar hep alevilerle yapıldı ve onlarla sınırlı kaldı. Sünnilere yönelemedik. Sünni arkadaşlarımız vardı ama aktif değillerdi."

Üzgünüm burada o çok kullanılar "siz ne anlatırsanız anlatın bütün anlattıklarınız karşınızdakinin anladığı kadardır." Sözünü kullanmak zorundayım.
Türkiye de Alevilerin yüz yıllardır devletle hiç bir dönem barışık olmadı. Hep muhalif olan yanı nedeniyle sola, devrimcilere yakın durmuşlardır O dönemde de alevi gençliğin ağırlılı olarak solcu olduğu bir gerçek. Bu Sünni kökenli devrimcileri yok saymak yada onları önemsizleştirmek anlamına gelmez. 
Ayrıca o yıllarda da ne Alevi, ne Sünni kökenli devrimcilerin böyle alevi Sünni diye bir yaklaşımları, ayrımları yoktu. Olmadı. Aksine faşistlerin körüklemeye çalıştığı Alevi-Sünni çatışmalarına karşı; "Alevi-Sünni kardeştir." Söylemi izle bu oyunlarını bozduk.
Biz devrimciler ya da dernek olarak Aleviler ya da Sünniler gibi bir ayrım gözetmedik. Dernek üyesi ve mücadele içinde onlarca Sünni kökenli devrimci vardı.
O yıllarda genç olmamız, Alevi köylerinde sıcak karşılamamız, birazda belki işin kolayına kaçmamız, arandığımız, kaçak duruma düştüğümüzde; o köylerin bizi koruyup kollamaları nedeniyle Alevi köylerine daha sık giderdik. Bu mezhepsel bir tercih değil. Güvenlik tercihiydi. Zira Sünni köylerle çok fazla ilişki kuramamıştık. Bu da bizim eksikliğimiz, ya da kolaycılığımız, ne denirse.
 Yalnızca aranan, kaçağa düşen Alevi kökenli devrimciler değil Sünni kökenli devrimciler de Alevi köylerde daha kolay saklanırdı. Bu yörenin bir gerçekliği. 
Telefon sohbetimizdeki anlatımlarımdan yukarıdaki sonucu çıkarılmasına üzüldüm. Üzüldüm çünkü o ifadede hiç bir zaman etnik, mezhepsel kökenini önemsemediğimiz, sadece devrimci olarak gördüğümüz, canını ortaya koyarak mücadelenin içinde olmuş arkadaşlarıma büyük saygısızlık ve haksızlık etmiş olurum. 

Sayfa 394:
"Yabacıları örgütlemeyi 77'de kararlaştırdık." diyor Hasan Kaplan "78' başladık, 79 da da başardık. Fikir babası da ben sayılırım."

 Evet örgütlenmeyi suluovalı devrimciler olarak biz yaptık ama arkamızda 'Bir işyerini örgütleyebilirsiniz. Yetkili sendika olabilir, toplu sözleşme de yapan bilirsiniz. Eğer çevredeki diğer işyerlerini, yöredeki köylüyü, mahalleyi, halkı örgütleyemezseniz; örgütlü sayılmazsınız' diyen Çetin Uygur gibi bir örgütlenme dehası vardı. Bu yabacı örgütlenmesinin fikir babası da arkamızda ki akıl hocamız da Çetin Uygur'dur.
Bir kaç yıl babam yabacı çalıştırmıştı. O nedenle işleyişin nasıl olduğunu biliyordum. 

Sayfa 395
"77 ve 78 kışında bu köyleri dolaşıp yabacıları ayarladık. Paralel olarak da nakliye kooperatifletine gittik. DİGK-DER olarak geliyoruz, ne olduğumuzu hepsi biliyor. 'kamyonlarınızın boşaltılmasını istiyorsanız bizimle (DİGK-DER'le) çalışacaksınız' dedik onlara biraz güç gösterdik yani. Kabul ettiler, zira buna biraz da mecburdular."

Buradaki ifadede de sanki kooperatifkerle görüşmeyi ben yapmışım gibi bir anlam çıkıyor. Oysa benim anlatımın. 'Dernek adına arkadaşlar gidip görüştü.' şeklindeydi.

Sayfa 395:
"Eskiden tarım işçileri de yabacılıktaki gibi çavuş sistemi ile çalışırlardı. Çavuş tarlaya eleman bulur, götürülüp getirilmelerini organize ederdi. Toprak sahibinden aldığı adam başı yevmiyenin bir kısmını kendi payı olarak cebine koyardı. Tarım işçilerinin de neredeyse tamamı Alevi. Bunları ayarladık. Toprak sahiplerine gittik. 'Amele istiyorsanız bundan böyle çavuşa değil bize, DİGK-DER"e geleceksiniz, bizimle anlaşacaksınız.' dedik.Böyle başladı. Fakat peşinden darbe oldu. Bu çalışma daha başlangıç aşamasında 12 Eylül'e takıldı.

Tarım işçilerinin örgütlenmesine çalışıldı ama 12 Eylül darbesi nedeniyle başarıya ulaşamadı. Bu örgütlenme çalışmaları sırasında ben bölgede değildim. Bu çalışmanın içinde olamadım. Bu konuda ki bilgim arkadaşlarımın anlatımlarına dayalı. Yazar arkadaş her paragrafa Alevi" ibaresini koymasını anlamakta zorlanıyorum. Sorulan sorularla bu insanların mezhepsel kökeni, bölgenin mezhepsel durumunu anlamaya çalışmış olabilir ama neden her paragraf da 'Alevi' vurgusu yapmaya çalışmış anlayamadım. Oysa suluova da alevi tarım işçileri kadar yoksul Sünni yurttaşlardan da tarım işçileri var.
Ayrıca tarım işçilerinin örgütleme çalışmalarının yapıldığı dönemde ben bölge dışındaydım. Yazara bu konuda verdiğim bilgi duyuma dayalı tanıklıktı. Burda sanki ben yaşamışım gibi bir anlatım ortaya çıkıyor ki bu hiç hoş olmamış, başkalarının çabasını, emeğini kendime mal etmek olmuş.

Okuyucuların bu açıklamayı göz önünde bulundurmalarını  önemli buluyorum.


Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen

"DEVRİMCİ YOL HAREKETİ" adlı kitabımda Yeni Çeltek, Yeraltı Maden-İş ve Suluova ile ilgili bölüme dair Hasan Kaplan’ın düzeltme metni ve bu talebe ilişkin KAMUOYUNA AÇIKLAMAM

  "DEVRİMCİ YOL HAREKETİ" adlı kitabımda Yeni Çeltek, Yeraltı Maden-İş ve Suluova ile ilgili bölüme dair Hasan Kaplan’ın düzeltm...